Sayfalar

1 Aralık 2011 Perşembe

aşksın sen...cansın sen...

Aşık olmak böyle birşey sanırım..Ona nasıl sevgimi anlatsam az kalır...
Herşeye rağmen,sadece bizi ayakta tutatn şey aşkmış bunu anladım...

tüm gürültülerden birgün uzak olacağız..ben biliyorum ADAM..
Bu işin sonunda kocaman,doyulmayacak bir mutluluk bizimle olacak..
Biraz daha sabretmemiz gerek 365günüm..

Yazamadığımı farkettim..dedimya ne desem yavan kalır,ne kadar sarılsam da doyamam ben ona..
Aşksa bunun adı evet ben ONA AŞIĞIM....

4 Kasım 2011 Cuma

özlemek çok fena..

Haftanın son günü olmasına rağmen,tuhaf bir duygu yumağı içindeyim..Dokunsalar ağlayacak gibi derler ya öyle..
Onun sesini duymak istiyorum;ama duysam ne olacakki..asla duymak istediklerimi söylemeyecek o bana...bilyormusun sevgili güncem,bazen ona sımsıkı sarılmak istiyorum,ama karşılıgında fazlasıyla,aşırısıyla erkek olmayı kendine benimsemiş bir adamın yumuşak kalbine dokunamıyorum..
Çok üzülüyorum güncem..
kendi güzel sözlerim de hep içimde kalacak.
Kendi sevgim de...sesim de,gözyaşım da,sevincim de..
Sihirli bir değnek lütfetseydi yüce rabbim bana,birtek onun için kullanırdım...Kendim için yaşamayı çoktan bıraktım zaten..
Ama özledim blog bazı sabahlar sadece kendimi düşünerek uyandıgım güzel mavili günlerimi özledim....
sabah saatlerinde ve akşam dönüşlerinde yaptıgım gürültülü İstanbul yolculuklarımı özledim..
Kahvaltı yaparken muhabbet etmeyi özledim...
Ama ben en çok aynaya baktıgımda gülen gözlerimle bakmayı özledim..
Şimdi şuracıkta içimdeki zehiri gözyaşlarımla akıtmayı ne çok isterdim..ama işteyim ;yapamıyorum...

1 Kasım 2011 Salı

Yine - YENİDEN

Uzun düşüncelerden sonra blog dünyasından , en azından kendi dünyamdan ayrılmamam kanısına vardım.Özgürlüklerim kısıtlandı,belki bundan çok büyük bir rahatsızlık duydum,başta hiç kabullenemedim..yaşadığım yere ayak uydurma çabasında çok zorlandım....istediklerimi giyememek,istediğim gibi gülememek,yürüyememek..Bir süre sonra baktım ki yaşadığım şehirde benden eser kalmıyor.
çok düşündüm buralardan gidebilmeyi,çok istedim arkama bile bakmadan çekip gidebilmeyi..ama gidemedim...
çünkü eskisi kadar özgür, eskisi kadar yalnız değildim,başıma buyruk hiç değilim son 2 senedir..
öncemi özleyecek kadar çok dolu yaşamamın beni bu boşluğa sürükleyeceğini bilseydim eğer, o kadar dolu yaşamazdım - diyemıyorum işte..bu boşluğa düşerken öncemdeki doluluğu , yoğunlugu kaybetmemeyi isterdimm.şimdi o doluluğu tekrar yakalama çabası içindeyim..
 - where is the hareket, there is the bereket-

-müşteri temsilcisi olarak adım attığım iş hayatımdan umutluyum.şimdilik fırtına öncesi sessizliklerdeyim.
Herzamanki gibi,sessizliğimde büyük harfler var..birtek benim bildiğim..

19 Eylül 2011 Pazartesi

Bazen bir insan yüzünden çok acı çekiyorsun...kıvrılıyorsun,ağlıyorsun, bildiğin dağıtıyorsun işte..
Mantıkdışı düşünceler,nedenler,acabalar,umutlar bitmıyor ,ne yüreğinde ne de beynınde..
Zaman kavramı çok farklı birşey zaten..Bazen su gibi akmak derler ya öyle bir haldeyken, bazen  sanki akreple yelkovan mıhlanmış gibi duruyor işte!
Ömür diyorsun ya ; kaç gün,kaç ay, kaç yıl oldugunu bile bilmediğin ömür nasıl geçicek diyorsun..
Bunlara sebep olansa adına aşk dediğin ADAM!
Adam ..kelimesi ne kadar uyar bilmıyorum ama !
Kimsenin kimseyi yüz üstü bırakmaya hakkı yok..hele de uzun yıllardan sonra evlilik denen kutsal birşeyden bahsederken...
Hoş 'evlilik' kurumu da ciddiyetini kaybetti artık..ne olcak yanı..anlaşamazsak olur biter,denipte adılan adım artık..oysa nikah şahidi bile hastalıkta,sağlıkta derken,bir yastıkta kocayın derken...kaç yatak,kaç yastıkta kaç farklı şekilde kocadıgın malum...
buaralar dostlarımın acısını paylaşıyorum..kendi mutlulugumdan korkuyorum çoğu kez...görmemeyi zaten öğrendim de...hissetmemeyi bir türlü öğrenemedim..ikisini de o kadar çok sevıyorum kki, ikisi de o kadarr farklı ki..yeri dolmaz derler ya öyle..
biri Allahın kendi için güzel planları oldugunu düşünüyor ,ben de öyle düşünüyorum.
diğeri aşırı kırgın,ama güçlü..bunu cok az sıyrıkla aşıcak biliyorum.
Ve sadece diyorum ki..sabır ve zaman..
(sizleri sevıyorum: eftelyam  ve yeşocanım)

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Kavanoz diplisin dünya..

Blog dünyasında yeni değilim!
2 yılı aşkın süredir başka bir blogta yazdım durdum..baydı artık..baktimki ağlama duvarına dönmüş blogum..
Belki bu yılın şansızlıgı ,kara bulutları bolca üstümdeydi..belki de ben öyle görmek istedim..
Çok şey yaşandı, çok şey aşıldı, belki hala aşılacak..Ama tecrübeyle gidiliyorsa bundan sonrası bir hayli tecrübe kazandım..
Dostlar elendi,bazıların ismi, cismi unutulmaya yüz tuttu..
Yüzlerin ardındaki maskeler görüldü,bazıları merdiven cıktı , en üste yerleşti..
Sevgilim!Hayatımdaki en büyük olay insan..
Hayatımı bir anda altüst eden kişi..
Sevemeden edemedim..
Kader denen şey varsa, sanırım bu oydu..
An geldi mutlulugun dibine vurdum,an geldi mutsuzluk sancılarında günlerce kıvrıldım..
Ağladım,içtim bazen,bağırdım..kızdım ona,herkese,herşeye..
Sevmediğim şehire bağladı beni..
Kader dedim kaçmadım,kaçamadım..

Şimdi yeniden başladım herşeye..
Bu kez daha sağlam..hüznü de sevinci de olgunlukla karşılamaya karar verdim!
Bundandır yine,yenilenmek adına
Bambaşka tarzda yazmam,daha biz özenle kendime davranmaya söz vermem!
Değerse önce kendime dedim;sonra geridekilere..
Hakedene,hakettiği kadarı,,fazlası bi muhtemel şimdilik sadece..
Tıpkı iki sene önce oldugu kadar kararlı,net ve hırslıyım artık..
Boşvermişlik yok bu kez..
Dünyaya bu kez kavanoz diplisin dünya diye haykırarak başlıyorum.
Kavanoz diplisin,çünkü ciddiye alınmıyorsun artık..:)